Türk Uluslaşması Üzerine

Türk uluşlasması, İttihat ve Terakki partisinin bir politikası olarak başlamış,cumhuriyet döneminde ise temel politika olarak    programlanmıştır, ortalama 150 yıllık geçmişi olan bir programdır, özellikle Osmanlı Devleti'nin yıkılış devrinde imparatorluğu kurumak adına önce İslamcılık,ümmetcilik politikaları benimsenmiş;ancak peyder pey Osmanlı'nın önce Balkanlardan sökülüp atılması,ardindan Arap yarimadasi ve Kuzey Afrika'da toprak kaybetmesi, Arap ayaklanmaları sonucunda Anadolu'ya olan yoğun göç sonucunda devşirme musluman nüfusu görece yükselmiştir,Özellikle Balkanlar'da yıllarca yönetici elit olarak bulunan kesim iktidardan düşünce Sırp, Bulgar,Yunan Makedon halklarına yıllarca yaptıkları zulümden sonra kendileri savunmasız kalınca bu sefer zulüm gören, aşığılanan bir pozisyona düşer,bu yıllarda yaşadıkları travmalar onları daha da radikalleştirmiş Anadolu ve Kürdistan'ı anayurt olarak daha fazla sahiplenmişlerdir,ilk safhada İslam dininin referansiyla Kürdler ile iyi geçinmiş, ittifak yapmak için çeşitli hilelere vaatlere yönelerek Kürdleri yanlarına çekmeyi başarmışlardır, bu dönemde farklı bir inanç ve kimlik olan Ermeniler ile çelişkileri oluşmuş olan Kürd aşiretleri de bu ittifakı kazançlı değerlendirmiştir;çünkü öncesinde Rus birliklerinin yardımıyla Ermeni komitacılar ,Kürd yerlesimlerine saldırılar düzenlemiş ,resmi olmayan rakamlara göre 500 bin civarı Kürd nüfusu katledilmiştir, bunu fırsat olarak değerlendiren Osmanlı hükümeti bu öfkeli inatçı Kürd aşiretlerinden  Hamidiye alayları denilen askeri birlikler kurmuş ,bu şekilde hem doğu sınırlarını kurumaya çalışmış hem Ermenilerin Rus desteğiyle Kafkasyada   devletleşmesini önlemeye çalışmıştır,ki daha sonra Kürdlerden oluşan bu birlikleri Balkanlar'da da kullanacak Bulgarlara karşı büyük zaferler kazanacaktır.Bu ilişki hükümetin Ermenilere karşı bir yok etme planında da kullanılacak 1 milyona yakın Ermeni'nin katliamına ve sürgününe yol açacaktır. Ermeni katliamı günümüz çarpık ve absurd  Kürd -Türk ilişkisinin de temelini oluşturacaktır; çünkü bölgede Ermeni katliaminda rol alan bazı aşiretler, Ermenilerden kalan mallara ve mülklere konmuş zenginleşmiş ve güçlenmiştir,katliama katılmayan aşiretler üzerinde güç kurabilecek düzeye gelen bu silahlı aşiretler artık Osmanlı ve sonradan cumhuriyet hukumetinin silahlı taşeronları haline gelmişlerdir,yalnız Ermenilere değil ,Kürd aşiretlerine de saldırmış onların da mülklerine el koymuşlardır.Türklerin Kurtuluş savaşı dediği savaşta bu paramiliter güçler Kürdistan'da hükümet karşıtı olabiliecek eylem ve girişimlere karşı jandarma görevi görmüştür,ayrıca Fransız İngiliz vb devletlerin burdaki varlığına karşı dini referansla saldırılar düzenlenmiş,Mustafa Kemal önderligindeki yeni savaşta Türklerin elini güçlendirmiş bütün enerjilerini Batı Anadolu'da Yunanlılara karşı kullanma avantajı sağlamıştır.Yunanlilara karşı zafer kazanan bu yeni ordu daha sonra Kürdleri yatıştırmak için verdiği bütün sözlerin taktik amaçlı olduğunu göstermiş ,bu sefer düzensiz savaşçılar olan Kürd aşiretlerine saldırmıştır, milliyetçi Kürd aşiretlerine karşı savaşta yine Ermeni ve Kürd asiretlerinin mallarını gasp ederek güçlenmiş bu aşiretler de kullanılmıştır, başarı kazandıkları yerlerde de Kürd nüfusun azaltılması için Kürdler ya sürgün edilmiş ya da katledilmiştir yerine de Balkanlardan ve diğer türk ve devşirme nüfusun olduğu yerlerden nüfus aktarılmıştır,ayrıca Satın alınan Din adamları ve  yerel feodal kişilikler üzerinden Türkçülük propagandası yapılmış,Kürd dili yasaklanmış konuşanlara dahil para cezaları ve hatta idamlar uygun görülmüş,yer yer buna itiraz eden aşiretlere toplu katliamlar yapılmış ,Kürdistanda bir korku imparatorluğu kurulmuştur. Bu dönemde bazı Kürd aydınları tarafından onlarca isyan tertiplenmiş;ancak Rusya merkezli  yeni gelişmiş Sosyalizm ideolojisinin yayılması endişesinden kaynaklı batı medeniyeti desteğini dağınık ve toplumculuk kökleri derin olan sosyalizme yakın bir sosyal yapısı olan dağınık  Kürdler yerine daha organize olmuş devşirme ve bireyselliğe yatkın kentli karekter kazanmış modern Türk devşirme uluslaşmasıyla ilişki kurmayı daha mantıklı bulmuştur, Dönemin sosyalist bloku  da dağınık Kürdler yerine teşkilatı hazır Türk devletinden yana olmayı daha avantajlı bir müttefik olarak düşününce ,kurnaz yeni hükümet bu çelişkiyi iyi değerlendirmiş hem batı medeniyetinin hem de düşmanı olan Doğu blokunun desteğini Kürdlere karşı kazanmayı başarmıştır,her iki tarafın muhimat ,askeri desteği sayesinde bir çok  Kürd milliyetçi isyanı kanlı bir şekilde bastırılmış,günümüze kadar resmi olmayan rakamlara göre yaklaşık 500-700 bin Kürd katledilmiş en az 2-3milyon Kürd asimile olmaları için Türk yerlesimlerine,nüfusun yüzde 5'ini aşmayacak şekilde sürgün edilmiştir. Dersim isyanının da kanlı bir şekilde bastırılmasından sonra mutlak Türk hâkimiyeti oluşmuştur.Bundan sonraki süreç çok daha profesyonelce yönetilmiş,Kürdlerin ve diğer azınlık halkların yeni Türk uluslaşmasına kaynak sağlaması için her türlü çalışma büyük bir titizlikle yapılmıştır, katliamda annesiz babasız kalan çocuklar türk subaylarina köle olarak verilmiş,bu çocuklar daha sonra Türk milliyetçiliginin neferleri olarak yetiştirilmiştir.Bu politika Maraş ,Antep ,Malatya ,Sivas,Elazığ  gibi Türklerle  Kürdler arasında sınır olan Kürd sehirlerinde büyük başarı göstermiş, burdaki Kürdler ağırlıklı olarak turklestirilmiş hatta Kürdlüge karşı kale haline getirilmiştir,ancak dağlık alanlarda güçlü aşiret bağları olan bölgelerde Kürd nüfus ulusal bilincini koruyabilmiştir.
Bu yeni Türk ulusu sürekli propaganda ile Kürdleri ve Kürdlügü ucube göstermiş , ekonomik ,sosyal ,siyasal izolasyonla Kürdleri kişiliksizlestirip,kendisine karşı güvensiz,utanan bir pozisyona getirene kadar teker teker neredeyse her bireyi ile  uğraşmış bu süreç sonucunda kaybeden bir kişiliğe kendi ulus kimliğini (Türklük) bu sefer bir lütuf olarak sunmuş, bu sefer bu kimliği hakketmek için en değme Türkten daha Türkçü ve milliyetçi olma gerekliliği telkin edildiği için,bu asimile olan kesim kendini bu kimliğe ispat etmek için çoğu zaman kendi halkının katliamlarında bile yer alacak bir düzeye gelmiştir, bu süreç sadece Kürdler için değil yerli Rum ,Ermeni ,Arap ,Arnavut, Çerkez halklar arasında da olmuştur.Dolayisiyla bu yeni üst kimlik olarak tasarlanan Türklük farklı kesimlerin en zayıfı,karekter olarak en asagilarini sürekli olarak dinamizmine kaynak olarak değerlendirmiş,yıllar içinde ulusan yeni sosyoloji ,karekterden yoksun, vahşi ve hiçbir farklılığa tahammülü olmayan saldırgan ve her an yeni katliamlar yapma potansiyeli olan psikolojik olarak sorunlu kandan ve baskıdan beslenen vampir  bir toplum doğurmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hoy Hoy Memo Türküsünün Hikayesi

Kürd Dili Ve Sosyolojisi

Feqiye Teyran ile Papaz hikâyesi